• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/mylifepsikoloji
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905447243650
  • https://www.twitter.com/mylifepsikoloji
  • https://www.instagram.com/mylifepsikoloji
Üyelik Girişi
Ziyaretçiler
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam259
Toplam Ziyaret1138268
Ürün ve Hizmetler
Site Haritası
Anket
Hangi Koçluk Hizmetine İhtiyaç Duyuyorsunuz?
Takvim
Uzman Klinik Psikolog Sabiha IŞIK 05301221102
sabihaisik@outlook.com
Sosyal medya bağımlılığı nedir? Sosyal medya modern insanın toplumsal uyumunu nasıl etkiler?
17/12/2021

Sosyal medya bağımlılığı nedir? Sosyal medya modern insanın toplumsal uyumunu nasıl etkiler?

 

Sosyal medya bağımlılığı son 10 senedir psikiyatride sınıflandırma klavuzuna tanı olarak girdi. Davranışsal bağımlılık olarak biliniyor. Yani dijital bağımlılık. Bu bağımlılıkta kişi tıpkı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi onunla fazla zaman geçirme, ulaşamadığı zaman krize girme, ulaşamadığı zaman yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması ve boşa çıkan bırakma deneyimleri var kişinin ve gittikçe daha uzun süre kullanma var ve aşırı zihinsel uğraş var bununla ilgili ve günlük yaşam aktivitelerini bu ödül maddesi ile aşırı kullanma var. Bunlar bağımlılığın kriterleri. Bu kriterlerin aynısı sosyal medyada da var. Sosyal medya bağımlılık noktasına geldiği zaman artık bu beyinde ödül yetmezliği sendromu olarak kabul ediliyor. Bu kişinin beyni ödüle doymuyor. Hatta öyle bağımlılık olguları var ki kişi sosyal medya ile uğraşmaktan odasından çıkmıyor. Tutkulu bir şekilde bağlanmak var. Sosyal medya bağımlılığı bu derece basit bir bağlanmadan şiddetli bir bağımlılığa kadar tutsaklığa kadar etki yapabiliyor.  

 

Dijitalleşme sosyal ilişkileri ve bireysel iletişimi nasıl etkiliyor?

 

Şunu hepimizin kabul etmesi gerekir ki bir dijital nesil var şuanda. Şuan ki z kuşağı denilen 30 yaşına kadar olan nesil dijital bir nesildir. Bu nesil hayatın yerlisi bizler ise göçmeniz. Bunu bilmek gerekir. Bu nesil bunun içinde doğdu ve bunun içinde bütün hayatla iletişimi dünya ile iletişimi bunun içinde öğrendiler. Dijitalleşme nedeniyle bu yeni neslin olaylara bakış tarzları, algılayış tarzları, farklı düşünce tarzları, farklı sorun çözme tarzları farklı. Bu gençler özellikle tek ilgi alanı dijital dünya ise tehlike başlıyor ama belli bir amacı varsa gencin ve bir müdahale varsa, yaşamda mesleki amaçları da olabilir. Bireysel amaçlarının dışında sosyal amaçları da olması lazım bir insanın. Vatan için ne yapacağım? Hayatım için ne yapacağım? Geleceğim için ne yapacağım? İnsanlık için ne yapacağım? Yaratılış için ne yapacağım? Bu soruları da soruyorsa böyle anlamlı yaşamayı bilen kimse sosyal medyanın tuzağına düşmez. Sosyal medya bu çağın son derece hayatı kolaylaştıran bir tekniktir. Önemli olan bunu belli bir amaca yönelik kullanmayı başarabilmektir.

 

Sosyal medyadan verim almak insan beyninin gerçeklik algısını ve ödül ceza sistemini nasıl etkilemektedir?

 

Sosyal medya akıllı telefon ya da bilgisayarda çeşitli hesaplarda iletişim kuruyorsunuz. Bu farklı bir sanal gerçeklik. İnsanın zihninin çalışmasında üç gerçeklik vardır.  Birincisi rüya gerçeklik. Rüyadan uyanınca insan burası neresi ben neredeyim der ve alacakaranlık dönemi vardır sonra rüyaymış bu deyip rahatlar ya da rüyasına göre yorum yapar. İkinci gerçeklik hayal gerçeklik. Kişi kendini hayal dünyasına kaptırır saatlerce hayal kurar düşünür ayrı bir dünyada gibidir. Gerçeklerle yüzleşince bu hayal der hayatına devam eder. Üçüncüsü ise fiziksel gerçeklik, yaşadığımız gerçeklik. Şimdi de buna sanal gerçeklik eklendi. Sanal gerçeklik hayal gerçekliğin bir versiyonu. Burada ayrı bir dinamik var. Kişi kendini gerçek hayatta zannediyor ama rüyanın içinde uyanık zanneden bir kimse gibi. Orada evin güvenli ortamında güvensiz alanlara gidebiliyor. Evin güvenli ortamında yaşına uygun olmayan erotik materyallerle karşılaşabiliyor. Şiddet uygulayabiliyor, birçok insanları öldürebiliyor. Bunu yaparken de beyni normal insan beyni. Haz duyuyor, öfke duyuyor, korku duyuyor. O yaşta bir insanın karşılaşamayacağı, yaşayamayacağı şeyleri sanal bir ortamda yaşıyor. Böyle bir durum insanın beynini nasıl etkiliyor? Şu anda bu konuda bilimsel birçok araştırmalar var. Sanal dünya ile dijital dünyaya çok fazla haşır neşir olmuş kimseler otizme benzer haller yaşıyorlar. Sosyal izolasyon var. Psikolojik izolasyon var. Farklı bir dünyda yaşar gibi değişik insan tipi ortaya çıkmaya başladı.

 

Sosyal medyanın insanı yalnızlaştırmasının psikolojik bozukluklarla ne tür bir ilişkisi vardır? Depresyonun oluşumundaki rolü nedir?

 

Tek ilgi alanı gibi sosyal medyayla uğraşan kişiler genellikle sosyal medya ile uğraşırken başka konulardan haz almamaya başlıyorlar. Tek ilgi alanı o oluyor. Genelde en çok karşılaşılan sorun sosyal izolasyon ve psikolojik izolasyon. Manchester üniversitesinde 55000 kişi üzerinde yapılan çalışmaya göre 16-24 yaşları arasında gençlerde tespit edilen bilgilere göre evde yalnız ve farklı bir gerçeklikte yaşıyorlar. Bu kişilerin yaşam felsefesi ve alışveriş davranışı değişmiş. Bu kişiler artık marka kıyafet almıyorlar. Böyle ciddi bir nesil oluşmuş. Yatırımlarını sadece elektronik malzemelere yapıyorlar. Marka kıyafet ayakkabı almadıkları için Amerika ve İngiltere’de bu mağazalarda satışları düşmüş. Böyle bir marjinal kaynaklı ciddi bir gurup oluşturdu ve bu kişiler sosyal kaçınmaları nedeniyle farklı bir yaşam biçimleri oluşturmaları nedeniyle kendilerine dinde milli ideolojik aidiyetlere, evlenmeye ne gerek var evliliği ayak bağı gibi görüyorlar. 5-10 sene bir ev almak için niye katlanayım ki diyorlar. Böyle bir neslin doğmasına sebep oldu bu iletişim teknolojilerinin şuandaki kullanım biçimi.

 

Sosyal medyayı kullanan kullanıcılar paylaşmış olduğu içeriklerle diğer insanlara model oluşturuyor mu?

 

Sosyal medyayı kullanan kullanıcılar evde anne baba çocuklar var diyelim çocuklar 10 yaşın altında ilkokul döneminde. Çocuğun özellikle gerçeklik algısı soyut düşünme becerisi 6-9 yaş arasında oluşuyor. Bu çocuklar anne babanın söylediklerine değil yaptıklarına bakarlar. Anne baba eve geldiği zaman hemen bilgisayarın başına geçiyorsa veya elinde cep telefonu varsa çocukta bir müddet sonra anneye babaya bakıyor oynamıyor halbuki oyun bilimsel olarak çocuğun en ciddi işidir. Çocuk ruh sağlığında oynamak ve sevmek olarak özetlenir. Çocuk tek başına oynamak gibi bir döneme giriyor. Bu tek başına oynayan çocuklarda otizmden şüpheleniriz. Eğer anne baba çocuğuyla birlikte zaman geçirmiyorsa mesafesiz terk ediş diyoruz. Anne baba aynı evdeler ama çocuklar terk edilmiş gibi yaşıyorlar bir duygusal ihmal var. Böyle olduğu zaman çocukta bağlanma bozukluğu oluşuyor. Dışarıda bir çete veya yanlış bir arkadaş ya da ona ilgi gösteren internette güzel sözler söyleyen birisine kaptırıyor kendisini. Yanlış kişiye bağlanıyor. Evde bağlanma ihtiyacını karşılayamıyorsa çocuk ve anne baba önemsemiyorsa ilgi gösteren ilk kişiye bağlanır. Birçok çocuk tacizlerine vs baktığımızda evde ilgisiz ihmal olan aileler olduğunu görürüz ya da fazla baskıcı çocuğun her şeyine karışan ailelerde de benzer ihmal durumu ortaya çıkabilir. Çocuk anne ve babanın aynasıdır. İbni halduna soruyorlar çocuğumuzu nasıl yetiştirelim? Diye çocuğunuzu şöyle ya da böyle yetiştirmek için özel bir akıl almanıza gerek yok. Siz nasılsanız çocuğunuz öyle olur diyor. Çocuğunuzu yetiştirmek yerine kendinizi yetiştirin. Çocuğunuzu yetiştirirken eğitirken önce değiştirmeye düzeltmeye kendimizden başlamamız gerekiyor. Bunu yaparsak çocuğumuz da farkında olmadan taklit tekrar yöntemiyle bizi modeller ve kendisini geliştirmiş olur.

 

Sosyal medya kişilerin öz kimliklerini saklamak için bir araç haline mi gelmiştir?

 

Sosyal medyada genellikle evin güvenli ortamında kişi kendi kimliğini saklayabiliyor. Farklı kimliklerde bazen kadın, bazen erkek bazen cinsel kimlik ile ilgili kimliklerini saklayarak sosyal medyada karşı tarafa her türlü manipülasyonu yapıyor. Böyle durumlarda da bazen inanılmayacak kadar güzel sözlere inanabilecek kimseler her zaman vardır. Bunlar duygusal açlığı olan kişilerdir. Yaldızlı sözlere çekici sözlere kolaylıkla inanırlar. Bu kişilerle buluşup istismar ediyorlar. Kimlik saklayan kişiler tam kötücül niyeti olan kişilerin çok istediği elverişli bir alem sanal dünya. Şuanda bu çağda şeytanın işi çok kolaylaştı diyebiliriz. Çünkü internet onlara da çok yarıyor.

 

Kişiler sosyal medyayı yeni bir suni kimlik oluşturmak için kullanıyor olabilir mi?

 

Gençlik dönemi, ergenlik dönemi erken ergenlik dönemi var 11-12 yaşlarında başlıyor. Bu 22 yaşına kadar sürüyor olgunluk dönemine geçiş. Bu gençlik döneminde hatta bazı psikoloji ekolleri ergenlik dönemine normal şizofratif dönem diyor. Yani genç ben kimim, nereye yönelmeliyim, niçin sorularını sorar. Genç kendini arayıp bulma dönemidir. Bunun için kimlik karmaşası kimlik kaosu yaşar. Bu kaos çersinde kendi kimliğini oluşturur. Blu çağı deliliğin bir şubesidir. Blu çağı akıldan çok duyguların baskın olduğu dönemidir. Gel gitleri çoktur. Sabah fırtınalar yaşar, öğleden sonra liseli aşık olur.  Böyle fırtınalı bir dönemdir. Bu dönemin böyle olmasını da biyolojik doğamıza borçluyuz. Bunu hormonların sebep olduğu biyolojik olarak böyle bir mekanizma ile yaratılmışız. Ne oluyor? Bedenimiz hızla gelişiyor birden ama ruh yapımız ona paralel gelişmiyor. Böyle olunca çocuk mantığı bir şey söylüyor, duyguları bir şey söylüyor gel gitler yaşıyor. Eğer burada genç o kararsız döneminde karşılarında iyi referans noktaları varsa anneye babaya bakıyor kendi çizgisini buluyor. Bunun için rol model kişiler ergenlikte çok önemli. Sosyal medya böyle durumlarda ailede rol model olacak kişi, anne baba amca hala dayı teyze gibi çocukla birlikte zaman geçiren onu dinleyebilen ona yol arkadaşı olabilen kişiler varsa böyle bir sosyal desteği varsa o genç çok fazla büyük hatalar yapmadan toparlar, bir iki yalpalar sonra düz çizgiyi bulur. Sosyal medya bu anda gencin hata yapma potansiyelini de arttırıyor ama hayatta güzel şeyler öğrenme potansiyelini de arttırıyor. Gence biz burada arabayı kullanmayı öğretir gibi kendini yönetmeyi öğretmemiz lazım. Özellikle duyguları regüle etmeyi öğretmemiz gerekiyor. Bunu öğrettiğimiz zaman genç bu dönemi daha sağlıklı geçirir. Daha az hata yapar ama muhakkak gençlik hataları yapar. Olgun bir genç bile gençlik hataları yapar. Bir gencin hata yapmaması normal değildir. Anormal bir durumdur. Duygularını bastıran, çok hanım hanımcık olan gençler ergenlikten sonra birden ters bir kimliğe girebiliyorlar. Farklı bir şey yaşıyorlar. Hatta buna anadoluda kabak çiçeği gibi açıldı derler. Hep kontrollü büyütülmüş sera çiçeği gibi büyütülmüş kişi şartlar ortaya çıktığı zaman artık rol yapmayı bırakır.  

 

Sosyal medyanın kısıtlanması noktasında ebeveynlere bir tavsiyeniz var mı?

 

Sosyal medya şuanda ne kadar kısıtlanabilir. Sosyal medyadan mahrum edilerek, bilgisayar televizyondan mahrum edilerek çocuğumuzu büyütebiliriz. Birçok aile bunu yapıyor ama kendisi de oturuyor evde seyretmiyor, dinlemiyor.  Fakat bu kadar steril bir çocuk büyütebilmek hoş olurdu. Ama mümkün değil. Çünkü şuna benziyor bu. Bazı titiz anne babalar çocuklarını okul öncesi döneme dek her şeyi kaynatarak verirler, hiç nezle bile olmamıştır çocuklar, hep korurlar ama çocuk okula başladığı zaman sık sık hasta olmaya başlar. Çünkü bağışıklık sistemi daha önce mikropla tanışmadığı için normal ortamda olan zararsız mikroplar bile onu hasta etmeye başlar. Bu kişinin steril bir şekilde büyütülmesine bağlı bir durumdur. Bağışıklık sistemi aşılanmamıştır. Aynı şekilde hayatta kötülüklere karşı da aşılanmamız gerekiyor. Ama bu bilerek aşılanma olmuyor. Çocuğun gencin yanında olduğumuzu hissettirecek ama onu düşme yaralanırsın, koşma terleyip hasta olursun gibi aşırı koruyucu büyüttüğümüz zaman o çocuk er geç ergenliğe girecek, er geç sosyal ortamla karşılaşacak, yalan söyleyen insanlarla karşılaşacak, kötülerle karşılaşacak. Onlara nasıl yapacağını bilmeyecek. Bilmediği zaman da yanlış kararlar verecek ve tuzaklara düşecek.  Bu nedenle çocuğunuzu küçük yaşta ona zarar vermeyecek şekilde normal hayatı yaşarken karşılaştığı kötülükleri yanlışı konuşma yöntemi ile anne baba çocuğuyla konuşursa çocuk hayata karşı psikolojik bağışıklık sistemini güçlendirmiş olur. Çocuk olayları kendi gemisinin kaptanı olabilecek şekilde yönetmeye başlar. Anne ve babalık çocuğu mutlu etmek değil, çocuğu hayata hazırlamaktır. Buda hayatın acı yönlerini de tatlı yönlerini de onun yaşamasına fırsat vermek gerekir. Önüne çıkan sıkıntılar karşında aman kaç aman dokunma demeyelim onu nasıl çözeceğini, engeli nasıl aşacağını öğretelim. Hedefine nasıl ilerleyeceğini öğretelim. Uçurtmayı uçururken nasıl öğretiyoruz çocuğa. Uçurtmayı ne uçurtur. Biz hep rüzgar uçurtur deriz, halbuki uçurtmayı rüzgar uçurtmaz, uçurtmanın rüzgara karşı durabilme gücü onu uçurtur. Çocuğa bu uçurtmayı öğrettiğimiz gibi hayatın fırtınalarına karşı durmayı da öğreteceğiz. Çocuğumuzu hayatta dayanıklılık eğitimi tarzında hayata hazırlarsak çocuğu sosyal medyadan kaçırmak izole etmek yerine ona yol arkadaşı ve yol rehberi olmak anne babanın görevidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



228 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Antisosyal Kişilik Bozukluğu - 28/06/2022
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve m
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu - 24/06/2022
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin
Göç'ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi - 17/06/2022
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde onlar
Otizm nedir? - 10/06/2022
Yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında otizm, asperger sendromu, çocuğun dezintegratif bozukluğu (Heller sendromu), başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk yer alır. Otizm belirtileri nelerdir? Otistik çocukları üç konuda
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba ilişkisi, çocuğu
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi - 03/06/2022
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g
İstediğini ağlayarak yaptırmaya çalışan çocuğa nasıl davranmalıyız? Ödül ve pekiştireç yöntemi nası - 24/05/2022
Bebek doğduğu andan itibaren ağlamaya başlar. Konuşamadığı için acıktığında, bir yeri ağrıdığında, tuvaleti geldiğinde, herhangi bir rahatsızlık durumu yaşadığında kendini başka türlü ifade edemeyeceği için ağlar. Ağladığında anne gider ve bir soru
 Devamı