Uzman Klinik Psikolog Sabiha IŞIK 05301221102
sabihaisik@outlook.com
Neden hayır diyemiyoruz?
15/02/2022 Neden
hayır diyemiyoruz? Bazen
yapmak istemediğin konularda sana talepler geldiğinde bile hayır demek
gerçekten zor olabiliyor. Bazı durumlarda karşındaki insanı kırmaktan
korkuyorsun. Bazı durumlarda eğer hayır dersen alacağın olumsuz tepkilerden
korkuyorsun, hayır demiyorsun kendini evet demeye mecbur hissediyorsun. Bunun
sonucunda aslında hayat alanından, zamanından ve bazen kişiliğinden taviz
vermiş oluyorsun. Sonrasında senin elinde kalan ne? Koca bir mutsuzluk. İşte bu
yazıda sana hayır demenin günlük hayatta kullanabileceğin kolay yollarını
anlatacağım. İstemediğin
şeyleri yapmanın arkasında belki de insanları kırmak korkusu olduğu korkusundan
bahsettim biraz önce sana. Bunun arkasında şöyle bir durum oluyor. İnsanları
kırmaktan korkuyorsun. İnsanların seni eskisi gibi önemsemeyeceğinden,
sevmeyeceğinden korkuyorsun. Ama şöyle bir durum var. Sen onların her
istediğini yaptığın müddetçe de aslında beklediğinin tam tersi şekilde senin o
çabaların, senin o emeklerin, verdiğin zamanın, alın terin, çaban her şey sen
kolayca verdiğin için çok değersizleşiyor. Ve böyle bir durumda sen iyice
çırpınmaya başlıyorsun. Daha çok emek veriyorsun. Bir kısır döngü haline
geliyor. Ve insan sonunda ciddi anlamda bir psikolojik soruna doğru gidiyor,
kötü hissediyor. Peki ne olması gerekiyor? Ben şöyle düşünüyorum; bir insan
senin ortaya koyduğun çabaya, emeğe ve sana gerçekten hak ettiğin değeri
verebilmesi için senin arada bir sınır çizgisi koyman gerekiyor. Arada hayır
demen gerekiyor, gerçekten istemediğin şeylere. O zaman karşı taraf diyor ki
“ya evet bu insan değerli”. Maalesef ki böyle. Keşke herkes senin içindeki
niyeti anlasaydı ama maalesef insanlar böyle değil. Sen kendine sınır
çizmediğin sürece insanlar o senin çok özel alanına tepetaklak girebiliyorlar
ve senin o özel alanındaki çok değerli şeylere de değersiz muamelesi
yapabiliyorlar. İstemediğin
şeylere hayır deme konusunda atacağın ilk adım bir hayır deme planı yapmak
olacaktır. Şöyle bir soru sorayım ben sana; şimdi bugün bir an deseydik ki “sen
artık çok rahat, istediğin her konuda hayır diyebiliyorsun.” Hangi konularda
hayır derdin? Gerçekten isteyip istemediğin şeyler neler? İnsan o birisi senden
bir şey istediği an bir gerilim oluyor o an içinde ve o an sağlıklı
düşünemiyor. Ona şunu da diyebilirsin; “Ya aslında bu benim istediğim de bir
şeydi, ne olacak elime mi yapışır?”. Zaten en büyük düşmanlarımızdan biri de bu
“elime mi yapışır?” düşüncesi. Böyle bir anda belki istemediğimiz sonuçlar
tekrar edebilir. Biz bir hayır planı yapacağız. Normalde dediğim gibi, çok
kolay hayır diyebilseydin nelere hayır derdin? Hangi konularda hayır derdin? Hangi
insanlara hayır derdin? Bunu bir belirlemen lazım not defterine. Yarın bir gün
o yola çıktığımız zaman gerçek hayatta gerçek olaylarla karşı karşıya
kaldığımız zaman bizim bir yol haritamız olması lazım. İlk adımımız yol
haritası çizmek. İnsanlardan bağımsız olarak hayatta bazı kuralların olmalı.
Biz buna prensipler diyoruz. Hayatında evet baskısı olmadığı zamanlarda
hayatını düzenleme ve planlama konusunda çok daha doğru ve rahat karar
verebilirsin. Böyle bir zaman diliminde kendini evet baskısı altında
hissetmediğin zamanda prensiplerini belirlemen gerekiyor. Şöyle diyelim;
prensipleri nasıl oluşturacaksın? Mesela hangi zamanlar, hangi akşamlar
dışarıya çıkabilirsin? Hangi akşamlar, hangi vakitler kendine zaman
ayırabilirsin? Ne zaman ailene zaman ayırırsın? Ya da hangi durumlarda
insanlara yardım edersin? Hangi durumlarda yardım etmeyi tercih edersin? Hangi
eşyanı ödünç verebilirsin? Hangi eşyanı ödünç veremezsin? Bu konuda
prensiplerin belli olursa yani hayat kuralların belli olursa yarın bir gün
hayır dediğin zaman çok daha az suçluluk hissedeceksin. Birisi senden sana
uygun olmayan bir şey istediği zaman o duruma yönelik bireysel bir tepki vermek
yerine prensipleri ortaya koymak o insanın, karşıdaki insanın senin o tepkini,
hayırını kişisel algılamasına engel olur. Örnek veriyorum; Dedi ki sana “ya
arabanı ödünç verebilir misin?” Sen de dedin ki “ben arkadaşım arabamı ödünç
vermiyorum, eğer gidilecek bir yer varsa, acil bir durum varsa ben geleyim
arabayla seni götüreyim”. Ya da dedi ki “kredi kartını verirsen şurada şunu
alacağım”. “Ben kredi kartımı vermeyi tercih etmiyorum. Bu sana özel bir durum
değil herkese özel böyle”. Ya da örnek veriyorum; “Şu iş konusunda bana yardım
edebilir misin?” “Ben böyle bir konuda çalışırken bu işi dağıtmayı çok tercih
etmiyorum. Sonra yardım edebilirsem belki ama şuanda bunu tercih etmiyorum.”
Gibi prensiplerini ortaya koyduğun zaman karşı taraf hem çok daha az tepki
verecektir, hem de bir süre sonra senin prensiplerin olduğu için senin
sınırların olduğu için sana çok daha fazla saygı duyacaktır. Bazen etrafında
sana istediğini yaptırmak isteyen o kadar çok duygusal vampir olur ki onlar
senin üzerine saldırdığı zaman ne yapacağını, ne diyeceğini şaşırırsın. Şöyle
bir düşün bakalım; Etrafındaki insan geldi (duygusal vampir dediğimiz) sana
seni her türlü sıkıştırıyor. Zorluyor, duygusal sömürü yapıyor ve sen ne
yapacağını şaşırmış durumdasın. O anda başvuracağımız bir yol var; şu anda bu
insan beni sıkıştırıyor ama hani şu anda böyle bir baskı altındayım. Bu durumu
o olmasaydı yarın tek başımayken yapmak ister miydim? Yarın bu durum için, buna
evet dediğim için pişman olacak mıyım? Böyle bir durumda seni çok sıkıştırdığı
anda bu soruyu kendimize sormuş olmak birazcık bize farklı davranma kolaylığını
getirebiliyor. Bir de şöyle diyelim, bazen böyle insanlara bu duygusal vampir
formundaki insanlara hayır diyebilmek çok zor olabiliyor. Şöyle bir teknik de
çok işe yarayabilir. Baktın seni çok sıkıştırıyorlar “bana biraz süre ver, bana
birazcık süre verirsen sana öyle cevap vereyim.” Bazen bir saat bile işe
yarayabilir. Ama sen bir gün alabiliyorsan bir günlük bir zaman, erteleme
koyabiliyorsan bu çok daha işlevsel. Şöyle diyeyim birisi senden bir şey
istediği zaman yıllardır oluşan bir sistem var içinde. Refleks haline gelmiş
bir sistem. O refleks hemen evet deme modunda. Bu refleksi bozmanın yolu hemen
cevap vermek yerine araya birazcık zaman dilimi koymak. Öyle olunca herkesin
içindeki o sağlıklı taraf ortaya çıkıyor, mantıklı taraf ortaya çıkıyor. Ya bak
diyor “sen bunu gerçekte istemiyorsun, sen bunu aslında yaptığın zaman sonra
pişman olacaksın” gibi o içerideki mantıklı sesin sesi daha gür çıkmaya
başlıyor. Bu sebeple birazcık zaman dilimi, ara vermek bir de gerçekten istiyor
musun istemiyor musun bunu o anda kendine sorabilmek çok önemli. Hayır
deme yolunda çok kolay tuzağa düşebileceğimiz bir alan var. İnsanlar senden
büyük ve kocaman şeyler istediği zaman bunlara hayır diyebilmek daha kolay. Ama
bazen de küçücük şeyler var. Küçücük istekler, küçücük ricalar. Bunlar küçük
küçük biriktiği zaman göze görünmüyor belki tek tek geldikleri zaman ama o
birikme halinde bir bakıyorsun ki hayatından kocaman zaman çalmış ya da senin
emeğini ciddi anlamda tüketiyor, sarf ediyor. Peki böyle durumlarda ne
yapacağız? Bu durumda zihninde şöyle bir otomatik düşünce ortaya çıkıyor; “Ya
bu istenilen şey çok küçücük zaten elime mi yapışır ne olur?”. Genelde şöyle
bir durum oluyor, iş yerlerinde, okullarda birisi senden bir şey istiyor ya ve
sen kolayca evet diyorsun, yardımcı olmaya çalışıyorsun, yardımcı olma
eğiliminde olunca insanlar en kolay yanıt verene, en kolay yardımcı olana
yaklaşma, üzerine üşüşme eğiliminde oluyor. Bir bakmışsın ki iş yerinde, okulda
herkes soruları sana soruyor. Aslında senin işin olmayan senin alanın olmayan
soruları bile bir bakmışsın ki herkes seni muhatap alıyor, sana soruyor. Böyle
bir durumda o minik minik olaylar senin gününün yarısını, zamanını,
odaklanmanı, her şeyini mahvediyor. Biz
şey demeyeceğiz kesinlikle elime mi yapışır demeyeceğiz. O sorunun muhatabı
kimse ona adres göstereceğiz. Ya işte bak ben bunun muhatabı değilim. Bilsek
bile hakikaten belki on dakikamızı, beş dakikamızı, bir dakikamızı bile asla o
şekilde mesafe koyacağız, hayır diyeceğiz, başkasına yönlendireceğiz. O küçük
küçük ricalar bizi mahvediyor zaten. Kafanda
yeterince düşündün ve artık tamam dedin. Artık istemediğim şeylere hayır
diyeceğim, motivasyonun yüksek sabaha çıkın. Ertesi gün birisi senden
istemediğin bir şey ortaya koydu, bir talepte bulundu ve sen hayır dedin. Karşı
tarafa bir sürü acıkmama yapıyorsun. Uzun uzun konuşuyorsun, kendini
anlatıyorsun. Bir sürü sebep sıralıyorsun. Bu karşı taraftan şöyle algılanır;
Ya birazcık özgüvensizce, birazcık emin olmama, kararsız olma hali gibi
algılanır ve eğer karşı taraf çok da iyi niyetli değilse senin üzerine
gidebilir, seni zorlayabilir. Çok fazla açıklama yapmamak lazım. Uzun uzun
açıklamalar her zaman böyle bir olumsuz izlenim oluşturabilir. Hayır dedik.
Dediğim gibi bunun için eğer çok sıkışıyorsan erteleyebilirsin. Ama bazen de
sadece hayır demek lazım. Bazen de ben istemiyorum, ben böyle olmasını
istemiyorum. Bunu demek bile seni o kadar rahatlatacak ki ama ilk başta bu
süreç biraz zorlu geçecek. Yaptıkça, yaptıkça alışacaksın. Yaptıkça bunun
faydasını hissedeceksin. Klinik Psikolog Sabiha IŞIK |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Antisosyal Kişilik Bozukluğu - 28/06/2022 |
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve m |
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu - 24/06/2022 |
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin |
Göç'ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022 |
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken |
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi - 17/06/2022 |
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde onlar |
Otizm nedir? - 10/06/2022 |
Yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında otizm, asperger sendromu, çocuğun dezintegratif bozukluğu (Heller sendromu), başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk yer alır. Otizm belirtileri nelerdir? Otistik çocukları üç konuda |
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022 |
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba ilişkisi, çocuğu |
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi - 03/06/2022 |
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve |
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022 |
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g |
İstediğini ağlayarak yaptırmaya çalışan çocuğa nasıl davranmalıyız? Ödül ve pekiştireç yöntemi nası - 24/05/2022 |
Bebek doğduğu andan itibaren ağlamaya başlar. Konuşamadığı için acıktığında, bir yeri ağrıdığında, tuvaleti geldiğinde, herhangi bir rahatsızlık durumu yaşadığında kendini başka türlü ifade edemeyeceği için ağlar. Ağladığında anne gider ve bir soru |
Devamı |