Uzman Klinik Psikolog Sabiha IŞIK 05301221102
sabihaisik@outlook.com
Kararsız İlişkiler, Kararsız bir ilişkiyi yönlendirmenin yolları:
22/02/2022 Kararsız İlişkiler Kararsızlıktan
daha zor bir şey varsa o da kararsız birisi ile uğraşmaktır. Ailede olsun,
arkadaşlıkta olsun, sevgililikte olsun… İnsanın ömründen ömür gider. Bir de
flört aşamasındaysa bu durum düşman başına. İlişkideyse saymıyorum bile.
Danışmanlıklarımda çok sık karşılaştığım bir konu bu. İletişim, yakınlaşma var
ama adı yok. Ya da hepsi bir var bir yok. İki gün iyi üçüncü gün kötü. Ayrılsak
mı? Devam mı etsek? Sevgili mi olsak? Arkadaş mı kalsak? Evlenmeli mi?
Evlenmemeli mi? Bir kararsızlık. Bir net olmama durumu. Böyle durumlarda ne
yapılmalı? Aynı noktada nasıl buluşmalı? Şimdi bunu anlatacağım. İlk yapmanız
gereken elinizden geleni yapmanız, ikincisi ise bunları yaparken kendi öz
saygınızı yitirmemeniz. Şimdi başlayalım; Kararsız bir ilişkiyi yönlendirmenin yolları: 1)Önce analiz et: İlk yapılması gereken karşı tarafı tanımaktır. Bu
kararsızlık sebebi nereden geliyor? Genel bir huy mu? Sana mı numara yapıyor?
Yoksa senden dolayı mı bu kararsızlık hali? İlk önce bunları netleştirmek
gerekiyor. Genel bir huysa mesela bu kararsızlık bunun üzerine gidilebilir.
Bunun sonucu da olabilir. Karar verme zorunluluğu hissettirilebilir ve adım
atması sağlanabilir. Rol yapıyorsa tehlikeli biridir. “Ya canım şimdi bir
elektriklenme oldu da tam olmadı, işte şu tatile çıksak bence daha net anlayabilirim,
ya da tam anlamadım bir sevişsek daha net oturacak sanki kafamda” Bu karakter
kararsız falan değil belli ki. Hatta baya bir kararlı seni kullanma konusunda.
Ya d sen mi kararsızlığa itiyorsun? Bir sıcak bir soğuk musun? Olduğun gibi
görünmüyor, göründüğün gibi olmuyor musun? Analiz edip ona göre davranman lazım
ki yanlış zamanda yanlış şeyler yapma. 2)Farkını ortaya koy: İnsan kararsızlığı yenmek adına aklında
hassas teraziler kurar. Ölçer, biçer, farkını çıkarır. Avantajlarını belirler
ve o karara bir adım daha yaklaştırır kendini. İşte bu yüzden farkınızı ortaya
koymalısınız. Mesela dışarıya çıkayım mı? Çıkmayayım mı? Kararsızlığında bir
insan düşünün. Arada kalmış. Ne yapar? Teraziyi kurar. Hava çok güzel, biraz
temiz hava alırım. Hem yürümek bana iyi gelir. Belki tanıdık dostlarımla
karşılaşırım. Günüm güzelleşir. Tüm avantajları çıkardı ve dışarı çıkma konusu
ağır bastı. İşte aynı mantık. Seninle birlikte olmak isteyen ya da olsam mı
kararsızlığındaki kişi senin tüm avantaj özelliklerini kafasında teraziye
koyacaktır. Bu da karar mekanizmasını tetikleyecektir. Senin pozitifliğin,
senin fikirlerin, senin kendine has yaşamın, senin çekiciliğin gibi hepsi o
terazide ağır basan taraf olacaktır. Şimdi oturup “ama bende bu saydıkların yok”
falan demeyin. Bu bahsettiklerim süpermarkete gidip alınacak şeyler değil. Hepsi
sizin içerinizde bir yerlerde saklı olan şeyler. Sen farkını ortaya koyarsan
kararsızı yola getirirsin. 3)Israrcı olma: En sık yapılan hatalardan birisi ısrarcı olmaktır. Bu
belirsizlik, kararsızlık hali can sıkıcıdır. Bir şeyler yapmalıyım endişesi ile
yanlış yapma ihtimaliniz çok fazla artıyor. Biraz daha verici olayım, biraz
daha seveyim derken bir yönetme çabası başlar ki kararsız kişi daha da
uzaklaşır. O kişiyi karara yönlendireyim derken daha da gerilirsiniz. Özellikle
neden işe yaramıyor diye. Siz çabalarken o kişinin umursamaz tavrı
sinirlerinizi altüst eder ve iş çığırından çıkar. Bu sefer de laf sokmalar, sitem
etmeler, suçlamalar başlar ve karşı taraf bunalır. Bu tavırlar sizden daha da
uzaklaşmasına sebep olur. Mesela görüşmek istiyorsun. Görüşürsek arayı ısıtırım
diyorsun. Teklifte bulunuyorsun. Konsere gider miyiz? Pek havamda değilim.
Tamam o zaman hava almaya çıkalım. Evde oturmak istiyorum. Eve geleyim. Yalnız
kalmak istiyorum. Tabi falanca arkadaşın çağırsa koşa koşa gidersin ama. Biz olunca
yalnız kalmak istiyorsun. Laf sokuldu, kapatıldı. Hemen mesaj atılır. “Ya biz
görüşmeyelim valla ben senin bu dengesiz tavırlarından çok sıkıldım.” Dedin,
oda “sen bilirsin.” Dedi. Şimdi bir durulur. Bir şey yapması lazım. Gidiyor
çünkü elden. Sinirli, gergin ama bir ısrar olacak. Tamam son bir şans sana yarın
kahvaltıya gidelim. Yapmayın işte. Israrcı olmayın. Hem cepte gözükme, hem
itici durma. Sakinliği korumak çok önemli. 4)Geri çekil: Israr etmedik peki ne yapacağız? Sakin olacağız. Sen
iyice analiz ettin sonuçta. Farkını ortaya koydun. Artılarını gösterdin. Şimdi
geri çekilme zamanı. Geri çekilip gözlemleme zamanı. Ve hatta geri çekilip
kendi hayatını renklendirme, geliştirme ve sosyalleştirme zamanı. Çünkü en çok
burada rüzgar tersine döner. En çok burada bazı şeyler akla gelir. Geri çekilip
hayatına odaklandığında şu olur. Onun hayatına dahil olmak istediğin değil, onu
hayatına dahil etmeye çalıştığını göstermiş olursun. İkisinin arasında çok
ciddi fark var. Böylece bağımlı, beklentilerle dolu, istediği olmadığı için
huysuzlanan çocuk görüntüsünden çıkmış olursun. Geri çekilmek deyince neyi
anlayacağız? Israrcı olmamayı, üstüne gitmemeyi, talepkar olmamayı, sitemkar
olmamayı göstermektir geri çekilmek. Geri çekilmek bu işin anahtarı. Ama bakın
şu değil; geri çekildin mi? Evet çekildim. Bir de mesaj attım ben geri
çekiliyorum. Bundan sonra sen yazmadan benden tek kelime görmeyeceksin. Dedin
ya artık geri çekilmesen de olur. 5)Sabırlı ol: Tamam geri çekildin. Kaç gün oldu tepkisizliğin. İki
gün. E neden bu kadar az. Geçen gün dayanamadım, mesaj attım. “Oh iyisin tabi
ben yazmıyorum bak sen keyfine dedim.”. Ama sonrasında daha yazmadım bir şey. Yapma
işte bunu. Ya da geri çekildim. Ama her fotoğraf paylaştığında bir alev yolluyorum.
O da olur o kadar yani bir alev de atamayacaksak ne anlamı var ki? Yapma işte. Sabırlı
ol. Bir tepkidir sonuçta geri çekilmek. Sen her adımınla o duruşu bozuyorsun.
Yapmak istediklerini sekteye uğratıyorsun. En önemlisi de süreci sıfırlıyorsun.
Sabırlı olmazsan hiçbir anlamı yok. 6)Tripli olma, kendini güzel ifade et: Kadın olsun, erkek olsun
fark etmez. Geri çekilmeden sonra genelde karşı taraf iletişime geçer. Yani
gerçekten değeriniz var ise onun gözünde eninde sonunda geçer. Geçmeli. Bu tarz
durumlarda en sık yapılan hata hortlar. Kaç gündür aklınız neredeydi? Bir davet
gelir mesela “yok canım ya ben almayayım, sen git o eklediğin kişilerle görüş”.
Ne yaptın görüşmeyeli? Ya bırak Allah aşkına merak etmiş havalarını, merak eden
arardı, sorardı”. Hiç ama hiç gerek yok. O an çok sinirli de olabilirsiniz,
soğumuş da olabilirsiniz, o an şöyle ağız dolusu bir küfür etmek isteye de
bilirsin. Ya da tam tersi mutluluktan havalara uçup evet evlenirim seninle heyecanına
da kapılabilirsin. Her ne duygudaysan sakin olmalı ve duruşu bozmamalısın. Trip
ya da heyecana girmeden sıradan bir iletişim ile kendini güzel ifade etmelisin.
Davet mi geldi. Reddetmemelisin. Ama koşa koşa da gitmemelisin. Bu çok önemli
bakın. Standart bir iletişim miydi? Hal hatır mı sordu? Aynı şekilde karşılık
vermelisin. İletişim aranızdaki ilişkiye mi geldi? İşte o zaman da kendini
ifade etmelisin. Net cümlelerle. Kısa cümlelerle. Tripsiz cümlelerle. “Senin bu
kararsızlığın beni de kararsızlığa itiyor. Belirsizlik benim de odaklanmamı
engelliyor. Net olmamak duygularımın bulanmasına neden oluyor. Sana çok değer
veriyorum ama yaptıkların benim yaşam tarzımla bir türlü uyuşmuyor. Yani senin
etkilerin bende nötr tepkilere dönüşüyor.” Gibi medeni net kısa bir iletişim.
Özellikle de yapılan hamlelerden sonra kararsız insanın karar mekanizmalarını o
an olmasa da eninde sonunda devreye sokuyor. Onu kaybetme
korkusuyla aman belirsiz de olsa yazabiliyorum, kararsız da olsa arada bir
görebiliyorum düşüncesi yani azla da yetinebiliyorum düşüncesi bu tarz hamleler
yapmayı hep engeller. Çünkü bu hamleler ile kaybedilirse sonra çok daha
üzüleceği düşünülür. Yaşadığınız ilişkiler aslında sizin kendinize biçtiğiniz
rollerdir. Siz başrol olmak isteyip figüranlığa razı gelirseniz zamanınızı, sizin
elinizden tutup başrole almasını beklemekle geçirirsiniz. Hayatınız için yani
kendiniz için bir şeyler yapın. Bazı korkularınızı yenin. Ondan sonra harekete
geçin. Hayatınızdaki değişiklikleri çok net gözlemleyeceksiniz. Klinik Psikolog Sabiha IŞIK |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Antisosyal Kişilik Bozukluğu - 28/06/2022 |
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve m |
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu - 24/06/2022 |
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin |
Göç'ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022 |
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken |
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi - 17/06/2022 |
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde onlar |
Otizm nedir? - 10/06/2022 |
Yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında otizm, asperger sendromu, çocuğun dezintegratif bozukluğu (Heller sendromu), başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk yer alır. Otizm belirtileri nelerdir? Otistik çocukları üç konuda |
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022 |
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba ilişkisi, çocuğu |
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi - 03/06/2022 |
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve |
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022 |
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g |
İstediğini ağlayarak yaptırmaya çalışan çocuğa nasıl davranmalıyız? Ödül ve pekiştireç yöntemi nası - 24/05/2022 |
Bebek doğduğu andan itibaren ağlamaya başlar. Konuşamadığı için acıktığında, bir yeri ağrıdığında, tuvaleti geldiğinde, herhangi bir rahatsızlık durumu yaşadığında kendini başka türlü ifade edemeyeceği için ağlar. Ağladığında anne gider ve bir soru |
Devamı |